bugün

entry'ler (59)

la tarde es caramelo

"karamel rengidir akşam semaları" gibi çağrışım yapan inanılmaz tatlı bir şarkı ismi. çok özgün bir alegrias parçası.

a rh negatif

arkadaş diyordu "ben a pozitifim. bizimki köpek kanı. sen a negatifsin. kurt kanı seninki. sen yolunu alır gidersin bu dünyada" diye. hakikaten de öyleymiş.

sahip olduğumdur.

sağ akciğerin ağrıması

tesadüf odur ki tam bu tarihte en az 100 milyon kişi dışkılama işlemeni başarı ile tamamlamıştır. hayat sürprizlerle doludur.

kadınların silahlanması gerekliliği

kesinlikle gerçek olan gereklilik. ancak yine de temel akıl sağlığı şartlarını sağlamak gerekliliğini de unutmamak lazım. kadın gibi güzel bir varlığın savunma ihtiyacı tartışmaya kapalı bir gerçektir.

okumak

Son yazdığımda kafam gidikmiş yine. Git gelliyim. El kaslarımı boşa yorup yormadığımı merak etmiyor değilim bazen. Böyle kendimle yazılı geyik muhabbeti yapacağıma, ne bileyim, bir kitap yazsam, tamamen kurgu olsa, sonra da başına "tamamen gerçek olaylardan alıntıdır/esinlenilmiştir" yazsam, yalanım fark edilene kadar basım maliyetini amorti ederim herhalde diye inceden düşünüyorum aslında. Hem şu sikik camiada adım duyulur, o kısa arada eksilerde başlayan itibarımla kendimce bir üslup belirleyip, kötüyü satmaktan paraya kavuşabilirim belki. Çünkü okuyucu hep iyiyi okuyor. iyi dediğim de, kendinin iyi olduğunu iddia edip duran iyi, gerçek iyi ile pek bir alakası yok. Gazı gelip, "Acaba osursam mı? Ya kakam da varsa? dur bir tuvalete gidip klozetin üzerine osurayım da, pahalı takım elbisemin pantolonunu rezil etme riskine girmeyeyim." diyip, tuvalete gidip aslında kakası olduğunu fark ettikten sonra, "eh madem yine tuvaletteyim, yine sıçıyorum, iyisi mi tuvalette sıçarken hep yaptığım şeyi yapayım; bir kitap daha yazayım!" diyerek kitap yazan herkes, "iyi" eser üretir durumda şu sıralar. Uzun cümle kurdum, okuyucu iyi bir şey sanmasın şimdi; diyorum ki, şimdi yazanlar, olsa olsa tuvalette sıçarken yazıyorlardır diyorum! egolar tavan yapmış halde, içerikler bombok, sürekli duygulara soyut ötesi, anlamsız dokunuşlar. sürekli, "beni yalnız akıllılar anlayabilir" tavrı ile bu midas sürüsünü başarılı bir şekilde kandırmalar.

işte aslında sorun da burada. sürü her şeyden anladığını, her şeyi bildiğini sanmıyor sadece, buna inanıyor, buna tapıyor hatta ve aksinin iddia edildiği anlarda dindarca bir fanatizmle saldırganlaşıyor. sürü, her şeyi bildiği izlenimini yaratmak için, önüne gelen kitabı çoğu zaman içeriğini anlamadan, alıntı yapılabilecek bir kaç cakalı cümlenin altını çizebilmek için elinde bir kalemle, boş boş okuyor. çünkü burada okumak bir keyif, bir öğrenme, bir zihinsel rahatlama aracı değil, tamamen prestij aracı. kültürlü tenekelere dönüşüyor millet. temelde çok büyük bir delik var.

sürüdeki bu herşeyi bilme sanrısı, az önce benim "ulan böyle bir kitap yazsam kesin satar la vuhahaha" şeklindeki sikik düşüncemi paylaşan bir çok yazara sağlam ekmek yediriyor. ben tabi tamamen içeriğe yönlendirici bir başlangıç olsun diye böyle bir giriş yaptım. yoksa sikeyim kitabını, yazmak konusunda kim için ciddi olayım? şu bile gereğinden fazla bir çaba. elle yazıyorum tabi şu an (temize geçilmiştir), kafamı dinlendiriyor, fikirlerimi sakinleştiriyor. bu amaç olmasa var bile olmazdı bu mutant tanım. az daha semirse tez olacak.

sonuç olarak ne yapıyor okur? alıyor kitabı, alıntı yapıp caka satacağı yerleri işaretliyor, gerisini bir sik anlamadan veya çok az bir sik anlayarak okuyor, dışarı fular, kemik gözlük görünüyor, ağdalı konuşuyor, oluyor sana kültürlü okuyucu; bunu gören çakal yazar da okuru bir güzel emiyor. okur, bir noktadan sonra çok bir şey anlamadığı gerçeğini unutuyor bile. elinde tuttuğu kağıt israfının, boş bir defter ile sadece kirlilik seviyesi kadar bir farkı olduğunu düşünmek ise, onun için ya çok erken birtmiş, ya da hiç başlamamış bir eylem. daha sonra, "hah, nasıl da anladım! Tam bir edebiyat gurmesiyim!" tavrını takınıp, gidiyor aynı yazara biraz daha sevinç katıyor. bu arada diğer boş yazarların da cebine üç beş koyuyor.

okumak; herkesin yaptığı eylem bugünlerde. anlamak derseniz, o ayrı mesele.

not: tanım içinde, moderasyonu kasmasın.

erkeklerde futbol kadınlarda x

(bkz: zenci).

lezbiyenliğin sandığınızdan daha yaygın olması

şöyle ki, her erkek, bir aktif/pasif gay tarafından baştan çıkarılıp kolay kolay o yola adım atmıyor. ama kadınlara baktığım zaman durum çok farklı. neler neler duydum ve "gördüm" sallamıyorum. neyse.

kilo alma yöntemleri

(bkz: evlenmek).

huzur aramak

insandan uzakta son bulabilecek arayıştır. insan oldu mu hayatında huzur olmuyor. evime gelip sadece gitarımı çalmak istiyorum yorgun bir iş gününün ardından. zaten yemeğimi yemişim, karnım da aç değil, istiyorum ki yalnız, kavgasız gürültüsüz, kimsenin çenesini çekmeden oturayım ve sadece gitarımı çalayım. hepsi bu. dostum da olmasın, sevgilim de. tek istediğim şey huzur ve gitarım.

yok mu başka huzur talep eden hayatında?

kadın

olgunlaşmış insan dişisi. bazısı bu süreçte insan kimliğini kaybedip yürüyen bir am yığınına dönüşüyor.

bir de bunun ortalıkta gezen dalyarak versiyonları var.

hayırlı cumalar

bana şirket içinde sürekli saldırganca yaklaşan, insanlar arasında yaptığım işe sürekli laf söyleyen, herkes benden memnunken sürekli şikayet eden ve bu vesile ile sürekli ekmeğimle oynayan bir dalyarağın her hafta sayıkladığı şey. ondan sonra başlıyorum küfür etmeye, "adanalı mısın?" diye soruyorlar. yok diyorum ateyizim. aha da burada kaybettim argümanı, heh. "ateyizsin sen. bir müslüman sana istediğini söyleyebilir. haftada 3 - 4 gün kaytarsa da, sen çalışırken o bir kenarda karpuzu büyütse de, senden daha çok hakkı var onun. senin yok". zihniyetini siktiğim.

özetle, söylemesi bedava olan söz.

göze lazer tutanı anırta anırta silkmek

göze lazer tutan zina mahsulünü iki elle yakasından sıkıca kavrayıp, "ığağ! ığağ! ığağ!" diye anırana kadar, ciğerlerini döke döke, duvardan duvara vura vura silkmektir.

yapmasınlar şunu ama arkadaş, anneleri yatarak mı para kazanıyor bunların? göz ulan bu orospu çocuğu, ananla mı anılmayı seviyorsun. püh senin ben sülaleni sikmeyeyim, genlerin karışmasın bu topluma.

marjinal tosbaga

sevdim ben bu yazarı. aseksüel ondan olacak herhal.

why not both

http://www.youtube.com/watch?v=cSJ9IiaEQ9g

iki güzel şeyin aynı anda el altında bulunduğu ve ikisi arasında seçim yapma zorunluluğunun olmadığı; yani ikisine birden erişimin aynı anda mümkün olduğu anlarda, kendini gereksiz bir seçim yapma zorunluluğu içinde olduğu yanılgısına itenlere sorulan, nokta koyucu sorudur.

sabah kahvesi vs sabah seksi

(bkz: why not both).

şarkının içinde şarkıdan bahsetmek

itici hareket. "ben bu şarkıyı sana yazdım" benzeri söylemlere ihtiyacımız olsaydı dinlediğimiz şeyin şarkı olduğunu anlamak için, zaten kafadan o şeyi dinliyor bile olmazdık büyük ihtimalle. veya şarkı içinde, şöyle şarkı söyle, böyle şarkı söyle, "götüme kuş kaçtı gibi şarkı söyle" şeklinde söylemlerin de olması gereksiz. saniye israfı; bunu diyene kadar doğru düzgün bir şarkı yazıp, iletilmesini temenni ettiğin duyguyu şarkıyı sikip atmadan iletebilirsin.

benim şahsi tercihim ise hep enstrümantal eserler olmuştur, bir insanın söyleyecek çok iyi bir şeyi yoksa, üzerine emek harcanmış bir sanat eserini heba etmemeli. ayrıca bkz; skeç içinde skeçten bahsetmek. her skecinin içinde skecin ne kadar komik olduğu göndermesini bir yere sıkıştırma ihtiyacı duyuyorsan, belki de bazı şeyleri gözden geçirmelisin.

cünüp cünüp dolaşmak

mastürbasyon sonrası temizlenmeden gezmek ile normal seks (normal seks ne amk) sonrası temizlenmeden gezmek olarak ikiye ayrılan ve ikisi arasında ciddi fark olan durum. ilkinde insan kendini nedense kirli ve rahatsız hissediyor, ikincisine göre çok daha fazla.

ikinci çoğul şahıs emir kipi

"siz" özne olmak üzere, "-ın", "-in" veya kulağa kibar gelen ama aslında aynı bok olan, "-ınız", "iniz" şeklinde çekimlenen, güzel anadilimizin emreden istek kiplerinden biridir. "yapmayınız", "etmeyiniz" şeklindeki ifadelere kanmayın. emir kipi onlar.

o yüzden sözlük bize "şöyle şöyle başlık 'açmayınız' " deyince ne yapıyoruz? açıyoruz.

dilimizde iki farklı çekimi olan alengirli istek kiplerinden biridir. üstlerden, altlara yönelir hal itibari ile.

not: başlığı yanlış açtım bu iki oldu. eskisini siliyorum şimdi. kafa bir milyoncu gibi.

canım erkek çekiyor

(bkz: yobaz avi)

rakıya ekmek doğramak

(bkz: kaç para ulan bir ekmek).